Şimdi hayat komik... Hadi dedim bahar gelmiş gibi yapıyorken güneş çıktı mı kaçırmayalım, vuralım kendimizi yollara, yürüyelim. Sırt çantasız ve gözlüksüz olmaz tabi. Bu detayı niye verdim bilemiyorum ama durum bu...
Tam karşıya geçecekken minübüsünden soru sormak için eğilmiş beyaz adamın sesiyle durdum. - Yanlış anlaşılmasın ırkçı falan değilim ama hani filmlerdeki gibi 'white man' diyesim geldi bir anda :) -
- hey love, are you local here ?
ben yol tarifi için kendimi hazırlamışken birden gelen soru ile gülsem mi dursam mı ne yapsam bilemezken beyaz adam esas soruyu patlattı...
- I'm selling good quality double beds, would you be interested?
öhö böhö diye kalakaldım, NO THANKS diyebildim ama gülmekten de kendimi alamadım.
Olayı derinleştirip mesaj kaygısı güderek incelersek neler çıkarabilirim diye düşündüm ve eldeki verileri listelemeye karar verdim.
1. ben double bed sevmem. benim olayım single'dır.
2. bu zamana kadar bilerek ve isteyerek 2 kişilik yatak satın almadım, iş seyahatlerinde maruz kaldığım büyük büyük yataklarda yalnız uyumak hiç hoşuma gitmediği için de hep evimdeki tek kişilik her metrekaresi bana ait yatağımı özledim.
3. Sevgilim olsa bile double bed konseptini sevemedim ben, haa bundan sonra sever miyim bilemiyorum?
4. Double bed demek herkesin kendine ait alanı var demek ama single bed demek paylaşmak demek. Ben de paylaşmayı seviyorum işte :)
Bu liste daha uzatılabilir mi acaba? Double Bed konusunda antropolojik, sosyolojik ve psikoloik açıdan analiz yapmak ve katkıda bulunmak isteyenler lütfen yorumlarını sakınmasınlar.
2 comments:
Öyle deme yavru kuşum, çift kişilik yatağı ilk aldığımda öyle döne döne, rahaatt uyuyordum ki her sabah ayaklarımın olması gereken tarafta kafam varken uyanıyordum. Yanında biri olmasına gerek yok o kadar da yani ;)
Alakasız ama bu "Love" hitabını da çok seviyorum yea!
ehehe canım benim :) o alakasız dediğin etkinin aynısı nedense bende de var yaw ama bu adamlar yerli yersiz LOVE diye hitap etmiyorlar mı, eriyorum eriyorum :))
Post a Comment