27 December 2009

Güven nedir nasıl yenir?

Güven kimileri için kazanılması gereken birşeyken benim için kaybedilen birşey. Bir de kalkıp üzerine şimdi sana güvenebilirim diyen birine rastladığımda bu lafı ima ettim, bir daha görürsem bu sinirle ne derim bilemiyorum...

20 December 2009

Hayata Fon müziklerim...

Güneşli ve soğuk bir pazar gününde, yılın ilk karını da gördüğüm Londra günlerime bu ara damgasını vuran bohem şarkılarımı paylaşmak üzere klavyemi tacizdeyim. Müzikleri dinleyince buram buram bunalım kokusu alınabilir, doğaldır, nedendir, bilinmez demiyorum biliyorum ama bekliyoruz bakalım.
Öncelikle teenage'ler gibi NEW MOON beni de etkisine aldı sanırım. Ne ilk kitabı okudum ne de ilk filmi izledim. Ben de bir garibimdir bu konuda yani, ortaokulda en yakın arkadaşım bana yüzüklerin efendisi tüm seriyi hediye etmişti ama ben elimi bile sürmemiştim, öküzüm neden bilmiyorum, itiraf zamanı hala filmini bile izlemedim. haa izlemediğim kült filmler arasında Pulp Fiction, Fight Club, Lord of the Rings top ten hit listimde ilk üçte geliyor... izliycem izliycem de doğru zamanı ya da zamansızlığı bekliyorum...
neyse konumuza dönecek olursak yani NEW MOON filmini ister izleyin ister izlemeyin farketmez ama filmin müziklerini ben şahsen dinleyim derim. Beni en çok etkileyen iki şarkı var zaten onlar da Bon Iver & St. Vincent - Rosyln ve Lykke Li-Possibility ...

12 December 2009

Zaman ve su gibi akışı

Mutluyum huzurluyum ama dur bir dakika bunu düşünecek kadar bile vakit bulduğuma inanamıyorum. 2,5 ay sürdü yerleşmek ve tam olarak da bitmiş sayılmaz, tam oldu dediğin anda yerleştiğini sandığın yerden gidiyorsun sanırım. İstanbul hikayem gibi... ilk üniversite için geldiğimde sadece bana ait olan bir yatak vardı İstanbul il sınırlarında, sonra 2006'da evim olmuştu...
ama hep birşey eksiktir ya şunu da alayım bunu da alayım...
çok sevimli şirindi ben seviyordum evimi, ama sonra ne oldu?
şimdi yeni bir ülkede yeni bir şehirde yerleşme telaşı, öldüğümüzde de sanırım tam yerleşemediğimizi düşünürek gitmiş olacağız... hep bir yerlere hep bir eksiğe koşuyoruz. sanırım ben artık bunu bıraktım.
all that I believe in the air that I breathe in
bu lafın sahibi şu anki kader ortağım olur, dövmesi de mevcuttur...
gelmeye de az kaldı sanırım 22 aralık da istanbul il sınırlarında yatağı bile olmayan biri olacağım artık :) görelim bakalım hayat neler neeeler getirecek...

05 December 2009

Ülkelerin posta adresleri


Hep merak eder dururdum, acaba adreslerde hangi sıra hangi mantık izlenmeli diye. Türkiye için değil ama çalıştığım zamanlarda yurtdışı yazışmalarında zarfın üzerindeki yazı tarzı bir karizma ya da saygı unsuru olduğu için (en azından benim için öyle, zarfın üzerindeki yazıya çok dikkat ediyorum, el yazısı düzgün mü, hızlıca çalakalem mi yazılmış, gibi gibi gibi) dikkatli olmaya çalışırdım. Ama tüm dünya ülkeleri için adres nasıl yazılmalı sorusunun cevabını işte bu şahane sitede buldum. Burdan buyurun :)

03 December 2009

Alavere Dalavere


Kitaba harcanan paraya asla acımam, bilgidir, emektir değerlidir. Ne kadar olsa veririm. Ama bu evlat acısı gibi koydu biraz. Şu yukarda resmini görmüş olduğunuz "Marketing Communications" dersinin güzide kitabına £45.99 vermek suretiyle satın aldım. Ama ama durun, esas dalavere; kitabı 10 gün içinde fişiyle birlikte iade edebiliyorsun. Şimdi efenim biz de şöyle yapalım dedik 3000 kelimelik ödev teslimimiz 14 aralık olunca ahah dedim bu iş şahane o zaman. şimdi ne mi yapıyorum kitaba gözüm gibi bakıyorum. ödevi yapıp aynen iade edeceğim. Sevgili yazar kader utansın söz ilerde zengin olunca senin kitabını alıcam :) Telif hakkı hassas konu ne de olsa. kimsede hakkım kalsın da istemem ama napıyım yaa bu kadar para ona ıı ııh... öyle işte.