24 April 2009

Sen kimin diş fırçasısın bakiiim?


Çok salakça ama nasıl oldu da böyle birşey yaptım hala anlamış değilim. 23 Nisan coşkusundan olacak herhalde ki dün sabah kahvaltı ettikten sonra benim olduğunu düşünerek kardeşimin diş fırçasıyla bir güzel dişlerimi fırçaladım. Hatta fırçalarken "Allah allah ne kadar da sertleşmiş bu fırça ne oldu acaba?" diye hayıflanmaktan da geri kalmadım. Onunki lacivert benimki yeşil oysa. Sonra nasıl olduysa jetonum düştü de o acı gerçekle kendimi gülme krizinin içinde buluverdim. Kardeşime de durumu itiraf ettim tabi. Ne denir bana şimdi :)

22 April 2009

Somewhere over the rainbow!!!

Bugünün anlam ve önemine uygun olarak yağan yağmura göndermek istiyorum bu şarkıyı. Akbank'ın çıkardığı Fish kredi kartının reklamını izlettiren "somewhere over the rainbow-israel kamakawiwo" için buradan buyuralım.

Siipor Dopor Lapor :)

Eveet, söylemiştim artık kaytarmak yok. Kararım kesin bu kilo meselesi halledilecek. Neyse bu sabah yine 05:30'da (itiraf etmeliyim ki biraz zorlandım ama kalktım) Ali Sami Yen'in yolunu tuttuk. O saatte sahada 12 azimli insan neredeyse koşar adım yürümekteydi. Fakat ilk gün bize yolu açan teyzemiz ise kenardan usul usul yavaş yavaş ilerliyordu. Biz yanından geçerken "hayırdır, dün gelmediniz, çabuk pes ettiniz!" diye laf attı. Yani az kalsın paylanıyorduk :) Ama açıklamamızı yapınca bizi mazur gördü. Ayrıca çok kafama takılan birşey de, sahada herkes aynı yönde hareket ediyor. Saat yönünün tersinde ilerliyor herkes. Eee durum böyle olunca canım çıkıntılık yapmak istiyor. Niye böyle çözemedim...

21 April 2009

Ben&Jerry's Dondurma Günü


Her yıl 21 Nisan'da doğumgününü kutlayan Ben&Jerry's dondurmaları, ücretsiz dondurma dağıtarak doğumgününü kutluyor. Bu zevkten mahrum kalmamak için ne yapıyoruz... Cinebonus Kanyon'a koşuyoruz. Daha doğrusu ben oraya koşmayı tercih ediyorum. Ee malum yol üstü!Sizler başka yerdeki Ben&Jerry's lere koşmak için buraya buyrun :)

20 April 2009

It's a New day!


Tamam artık kararım kesin. Bu pazartesi diğerlerine benzemeyecek. Hüküm verilmiştir. 05:15'de çalan alarm sesiyle kalkılıp 05:30'da buluşma kararı veren 2 kardeş ve 1 arkadaş, Ali Sami Yen Stadyumu'nun yolunu tutar. 45 dk olarak planlanan yürüyüş parkuru için seçilen bu stadyuma doğru yol alan azimli 3 genç, önlerine çıkan yaşlı teyzeyi kılavuz sayarak onu takibe başlarlar. Karanlığın içinde bir ay gibi parlayan bu teyzecik, gençlerin acaba bu saatte stadyuma girebilecek miyiz sorularına cevaben ilahi bir şekilde gönderilmiş olup, tüm sevecenliğiyle aynen bir öğretmen edasıyla "günaydın çocuklar, şuradan başlayacaksınız" der. İşte böylelikle haftanın üç günü yapılması kararlaştırılan aktivitemizin ilki gerçekleşmiş olur. Sanırım olacak bu iş :)

13 April 2009

S.O.S

Kaşınmak mı diyeyim ne desem bilemiyorum? Üzgünüm a dostlar üzgün... Telefonda yapılmış ayrılık konuşmamızın üzerinden 1 ay geçmesine rağmen meydana gelen fiziki 1 saatlik görüşme sonrasında sağanak yağıştan tıkanmış burun-göz ve sinüs üçgeninden daireler çıkarabilir miyim düşüncesiyle bloğuma sarılmak istedim. uzunca bir süre görüşmemiştik ve ben onu görünce ne bileyim işte böyle bir garip oldum sanki... Artık senin olmayan biri var ya karşında? Hoş seninken de sana ne kadar aitti orası tartışılır ama hayat toptan bir kandırmaca değil mi zaten? Benim için hissettiklerini sorduğumda kerpetenle uğraşırcasına edindiğim cümleleri paylaşayım... "Seni aramak istiyorum, özlüyorum ama ararsam seni üzeceğimi bildiğim için aramıyorum. Bir daha beni kimsenin senin gibi sevmeyeceğini biliyorum. Bu derece samimi birşey olmayacağını da biliyorum. Ama kafamdaki soru işaretlerini atamıyorum seninle ilgili. "Bu soru işaretlerinin ne olduğunu öğrenemedim tabiki, ama "istenmemek" olarak yorumlanır herhalde. "Sen bana sürekli iyilik yapmaya çabalarken ben sana bunları yapıyorum diye kendimi çok kötü hissediyorum" dedi. Nefret edemiyorum ondan, bir garip hissediyorum. Enterasan bir şekilde ben onun hayatından çıktıktan sonra işi, okulu ve hayatı o kabul etmese de olumlu gelişmeler göstermiş. "Hayatla ilgili ne yapmak istediğimi bilmiyorum, hani sen demiştin ya yapmak istediğim herşeyi yaptım diye ama ben yapamadım, ne yapabilirim ki" diyor sürekli. "Seninle ilgili üzülmediğimi sanıyorsun ama belli etmesem de üzülüyorum". Son bir kez sarılmak istiyorum dedim, ben de istiyorum ama sarılırsam öperim dedi. zar zor sokak ortasında sarılmaya ikna edip son kez sarıldık. yaa nedir bu hissettiklerim yaa. acı çekmeyi mi seviyorum deli miyim manyak mıyım? allahım yaa yardım et yaa, başka ne diyeyim :(

10 April 2009

Konser - Yasemin Mori

Eveet sanırım konser sezonumu itinayla açmış bulunuyorum. Nedendir bilinmez acaip bir aktivasyon enerjisiyle her an zıplamaya hazır yoyo gibiyim. Sanırım bahar geliyor diye olabilir...
Neyse dünkü Yasemin Mori konseri sonrasında paylaşacaklarım için buradayım. Konser performansı sonrasında kendisinden bir kat daha etkilendim. Acaip de eğlendim, hatta daha çok eğlenmek isteyenler için mutlaka "Nolur nolur nolur"... Kesinlikle dinlenmesi gerek. Bir de sanırım Yasemin Mori, kafayı kırmızıya takmış durumda. Yeni şarkısı "Kırmızı Kurnaz Tilki" ile bunu düşündürttü. Ayrıca konser esnasında tüm sevgililer birbirine sarılsa, bir olsa da sahneyi herkesler görebilse. Bu önerimi dikkate alırlar mı acaba ey yetkililer size sesleniyorum....

03 April 2009

Mucize Nağmeler

Cuma akşamı ev ortamında kah içmeden kah içerek kafamıza katkıda bulunan Yeni Rakı'nın bu mucize CD'sine sonsuz teşekkürler....

02 April 2009

Multi-tasked !!!


Nereden başlasam ki? Dün akşam çok yakın bir kız ardaşımın nişan yemeği için itina ile yaptırdığım kabarık, tostlu saçlarım ile bu sabah işe geldim. İşe gelirken de aklımda sürekli en yakın arkadaşımın saçımı hiç beğenmediğini bütün gece yinelemesi takılıydı. Ayrıca işte çok enterasan bir müdürüm olduğu da düşünülürse kendisi benimle dalga geçecek diye acaip de stresteydim yani... İşe geldim herkes saçlarımı çok beğendi. En azından beğendiklerini söylediler o kısmına çok takılmayalım. Olay da tam bu noktada patlak verdi işte... Hemen dalga geçeceğini düşündüğüm müdürümün bu beğenisini o arkadaşımla paylaşmalıyım diye düşündüm. Kendini bilmez ben oturdum günlük maillarımı okurken bir yandan da cep telefonumdan sms yazmakla meşguldüm. Hani multitasked olacaz ya, o hesap. Hah hah hah gördük ne kadar multitasked olabiliyorum. En yakın arkadaşıma müdürümün saçımı ne kadar beğendiğini içeren mesajı yazdım yazdım send dedim gittiiiiiii.iletim raporunda ise acı gerçekle karşılaştım, arkadaşıma atacağım mesajı müdürüme yollamışım. Neden? çünkü multitasked??? olan ben müdürümden gelen maili okumaya çalışırken bir yandan da mesaj yazınca ahanda böyle oldu. koşa koşa gittim odasına, nolur okumayın ben mesaj attım yanlışlık oldu dedim ama adam çoooktan okumuş gülüyodu bana kıs kıs, söyle arkadaşına forward edeyim dedi... adama yazıyor gibi olduğuma mı yanayım neye yanayım bilemiyorum ama artık herşey için çok geç...İşte resilliğin son perdesi. İyi akşamlar Türkiye...