Günlerin uzaması gün ışığından daha fazla yararlanmak demek. Bunun ben de yaratmış olduğu sevinç ve enerji patlaması muazzam... Sabah benimle evden çıkan akşam da benimle eve giren bir güneş istemiyorum. Hep orda hep orda olsun istiyorum. Çocukça isteklerimin yanına hayat gerçekleri tüm İstanbul'u saran yüksek gökdelenler gibi birden dikilse de hayatın fantastikliğine ve atraksiyonuna güveniyorum. Çaresizce düşünen bir arkadaşıma bir gün 'şansına güvenmesi' gerektiğini söylediğimde bana çok anlamsız bir bakış atmıştı. Oysaki herşeyi kaybettikten sonra bile insanın kendini kaybetmemesi gibi büyük bir nimet yok şu hayatta. Gün geliyor herşeyin bir amacı ve nedeni olduğunu farkediyor insan. Dünyanın büyüklüğü ve imkanların sonsuzluğu karşısında umutsuzluğu ve kısır döngüyü seçen azınlıklardan olmak istemiyorum. Bol bol seyahat ve yeni kitaplar... Buralarda kişinin kendini bulacağı kesin. Başucumdaki kitaptan alıntılar yapmak için nedense böyle bir başlangıca ihtiyaç duydum. Meltem Arıkan'ın 'Beden Biliyor' adlı en son çıkan kitabını okuyorum. Biraz hayal kırıklığı içerisindeyim. Beklediğini tam olarak bulamamış olmanın verdiği açlık hissi var. Ama yine de illa mesaj ararsan bulursun hesabı kayda değer bulduklarım şöyle: 'Ağrınızı hissedin, karnınızı hissedin, o acıyla savaşmak yerine gevşeyerek kendinizi ona bırakın, onu kabul edin. Ancak o zaman ağrıyı aşabilirsiniz çünkü bedenin gerçeğine de içinde olduğunuz gerçeğe de yabancılaşmayı seçmemiş olursunuz... Gerçek, ondan kaçarak, onu yorumlayarak değil, aklın ve bedenin bütünlüğü içinde yaşayarak algılanabilir.' Henüz kitabı bitirmedim, umut olabilir...
31 March 2008
29 March 2008
Değiştiriyorum...
İşaretleri yorumlamak gerekiyor. İşaretleri görmek ve okumak. Bir sürü plan arasından 'yapılacaklar' listesinin üstünü çizmenin zevkini yaşamak istiyorum. Ama yıllık olağan bunalım dönemine girmiş olmanın verdiği tembellik, umursamazlık ve boşvermişlikle sadece 'bulunuyorum'... bulunmak ve olmak arasındaki farktan söz etmek çok saçma olacak. Değişik kitap satırlarında aranan cevaplar kadar, başlanmış ama yarım kalmış kitap kümelerinin arasından sıyrılmak istiyorum. Kalabalık sokaklarda birbirine uzak olan onlarca insanın hikayesini merak ediyorum. Değişik olasılıklar sonucu kesişen hayatlardan pay çıkarmak, gerekirse onların bir parçası olmak da istiyorum. Aynı satıra devam etmek yerine atlanmış, boş bırakılmış bir üst satıra geçmek ve sonra da o satırları başka sayfalara kopyalamak istiyorum. Kitap karakterlerinden ders almak gerekirse eğer, sadece kendinizi değiştirebileceğiniz gerçeğini kabullenmenin zorunluluğu çıkıyor karşıma. Kurulan cümleler kısaldıkça anlıyorsam eğer seni, o zaman bil ki anlamamayi tercih ediyorum. Çünkü anlamak nedenleri bulmaya değil, yalnızca onları kabul etmeyi getiriyor. Böyle bir durumda meditasyon sonucu ulaşılan nokta ise farkında olarak kabul etmekten geçiyor.
Subscribe to:
Posts (Atom)