10 June 2011

Tarihte Bugün...

Beni tanıyanlar için on yüz milyonuncu baskısını dinlemekten sıkıldıkları gerçekten çok atraksiyonel bir hikayem vardır. Benim hakkımdaki en ayırt edici hikaye olduğunu söylesem abartmış olmam. Hollanda ve balkon kazası desem oldukça yeterlidir. İşte bugün o olayın 6. yıldönümü... Ne salakça değil mi? 6 sene önce bugün bir süre hafızamı kaybetmemi sağlayan ve acıya dair ne varsa beynim tarafından itina ile silinmiş bu kazanın doğumgünü... Klişelerle dolu bir hikaye tabi. Hani bir kitap okudum ve tüm hayatım değişti kafasının "abi bu kaza ile herşey değişti" kafasına döndüğü normal sıradan bir insanım işte bende. Erkeklerin askerlik anılarına özendiğimden midir nedir, benim için bu hikaye ve her bir detayı "torunlarıma anlatacağım hikayeler ansiklopedisi" nin başyapıtıdır desem abartı olmaz... tabi madem geçmişe yolculuğa çıktık yarının, bu sene 27 ocak'da kaybettiğim dedemin de doğumgünü olmasını bahsetmeden edemeyeceğim. Geçen sene bu vakitlerde bünyemde, dedeme ulaştırmaya çalıştığımız 96 yazılı doğumgünü kartının ulaşma heyecanı varken bu sene ise garip bir boşluk var içimde... Yine geçen sene dedemin doğumgününden 3 gün sonra kaybettiğimiz babaannem ile yıkılmıştı dedem. 67 senelik hayat arkadaşını kaybetmenin hüznü, o olumlu mutlu adamı hayattan uzaklaştırdı resmen. Evet nerde o eski bayramlar tadında "nerede o eski sevgiler, aşklar" diyeceğim anılarımın baş kahramanı sevgili dedemi ve babannemi bu yazı ile anmak istedim. Sizi çok özlüyorum bilesiniz... benim tontonlarım...

08 June 2011

Elbow - open arms



Pamuk sesli adam, dinlemeye doyamıyorum, bu şarkılarına da bayılıyorum ...

03 June 2011

My Strangers Vol. 3

Uyruk: Hindistan
İsim: Aparna
Şehir/Ülke: Londra/İngiltere
Tarih: 20 Mayıs 2011
Zaman: 30 dk
Hikaye: Çok beklediğim hollanda vizesini almak için soho'daki küçücük fıçıcık ama içi dolu turşucuk şeklindeki parkı hızlı hızlı yürüyoruz. unutmadan yanımda haftasonu için istanbuldan gelmiş çok yakın arkadaşım da var. sabahtan onun mba planları için görüştüğümüz okul işini halletmenin rahatlığıyla birazcık uzun ve karmaşık görünen sırada yerimizi alıyoruz. ben heyecandan bir an önce bu angaryadan kurtulmak istiyorum. önümdeki kızla bir an göz göze geliyoruz ve gülümsüyorum... tabi onun gülümsemesi benimkini bastıracak cinsten; içten ve sıcacık... "başvuru mu yoksa evrakları teslim almak için mi" diyorum. o'da benim gibi pasaportunu almaya gelenlerden. ama sanki bu soru anını bekliyormuşcasına başlıyor kelimeleri sıralamaya... "aslında amerika'ya gideceğini ama dönüşte ispanya üzerinden londra'ya döneceği için her hangi bir schengen vizesi alabilmek için hollanda'yı tercih ettiğini söylüyor. ispanya konsolosluğunda yangın mı olmuş ne olmuş işlem yapamayacakları için ona hollanda üzerinden almasını söylemişler. ama sesi o kadar sıkkın ki, onu çok iyi anladığımı söylüyorum bu vize işlerinden o kadar sıkıldığımı ve saçma muamelere maruz kalmaktan bıktığımı anlatıyorum. "aynen" diyor :) vizezedeler olarak ortak sıkıntı sebebiyle muhabbet aralanıyor... inşaat mühendisi olduğunu iş değiştireceğini söylüyor... ben de iş arıyorum diyorum... amerika dönüşünde kendi şirketi için cv'mi göndermemi söylüyor... telefon, facebook ve email değişimlerimizi gerçekleştirip bir daha görüşmek dileğiyle ayrılıyoruz.
Not: olumlu şeker gibi bir insan... hani görünce sarılma hissiyatı uyandıranlardan