16 June 2010

bitsin artık bu çile, propose edemem bile bilee :)

Gözümden yaş değil uyku akıyor... proposal yazmaya kasıyorum, sıkıldım...yüksek dozda kafeinden midemdeki yanmanın haddi hesabı yok. sabahlama niyetiyle yola çıkıp, eşeğimin çüş demesi münasebetiyle yatağıma yollanacağım sanırım. Nasıl olsa deadline perşembe günü... yarın uzun olacak besbelli...

11 June 2010

şiirsel denemeler ve dedemin doğumgünü

Londra akşamları uzun, keyifli ve serin...
yaprak enflasyonuna uğramış dallardan savrulan
uçucu kar taneleri eşlik ediyor, çayıma, birama, suyuma...
her ne kadar bir gıcıklık olsa da boğazımda,
şikayet etmiyorum alerjik semptomlara.
Bahar sonuçta...
her ne kadar Türkiye'de yaz da olsa...

şiir sevmem, ya da sevmezdim. bilerek isteyerek şiir kitabı alıp okumadım haa biri hediye ederse el mahkum okurum o ayrı... nerden çıktı bu şiir konusu ben de anlamadım yazayım dedim. içi kıpır kıpır olur ya insanın ama bir de buruk. Bugün dedemin doğumgünüydü, ona kart yollamıştık kardeşimle bu haftanın başında... Seviyorum bu ülkedeki her duruma, ihtiyaca göre kart bulunabilmesini... Hemen günün anlam ve önemine uygun üzerinde 90 yazan güzel bir kart seçildi... Dedem 96 yaşında olduğu için, itina ile sıfır rakamı altı rakamına dönüştürüldü... içine güzel bir dörtlük tasarlanıp özenle yazıldı... kartı alan dedem ve tüm aile fertlerinde mutluluk dolu gözyaşları etkisini gösterirken, biz uzakta olanlarda ise burukluk ve özlem kendini hissettirdi... neyseki haftaya şu ödev zımpırtılarını teslim etmeyi başarıp sımsıkı sarılabileceğim dedeciğime...

seviyorum sahip olduklarımı, hayatı, yaşamayı
biz hüzün kaplıyor bazen
uzaklardan derinden
ama biliyorum ki çok içten...