23 July 2009

UÇAK BUL UÇAK!


Türkiye'deki tüm iç hat uçuşlarını aynı ekranda gösterebilen bu güzide websitesi bu aralar benim çok işime yarıyor. Bütün uçak firmalarının sayfalarını ayrı ayrı gezmekle uğraşmıyorsunuz, o sizin için istediğiniz kriterlerde hemen buluyor, uçuruyor...

21 July 2009

Başlıksız

O kadar sinirlendim ki buna başlık dahi bulamıyorum. Şirketimizde genel müdüre, genel müdürün eşine ve hatta genel müdürün çocuğuna hizmet eden şöför kavramına alışamasam dahi kabullendirilmek zorunda bırakılmıştım ama az önceki olayla ohaaa diye feryat etmek istiyorum. Şirketimizin insan kaynakları direktörünün oğlunun, üniversiteden öğrenci belgesini aldırmak üzere şirket şöförüne talimat vermesi nedir biri bana anlatsın ya da biri beni buradan tez vakitte kurtarsın. Amiiiiiinnnnnnnnnnnnnn.... Her ne kadar yabancı bir şirkette çalışıyor olsam da şark mantalitesinden kurtulamamış küçük insanların yönettiği bir şirkete ne desem boş...

20 July 2009

ŞOKANNES

inanamıyorum gerçekten. mahalle manavımızın 36 yaşında olup 5 çocuk sahibi olmasına ve en büyük çocuğunun 18 yaşında olmasına inanamıyorum. daha geçenlerde yeni bebeği oldu diye aşırı tezahürat gösterdiğim muhterem manavımız için meğerse bu ilk değilmiş. ne desem ne etsem boş...

.....

işten çıkmamıza 10 dk kalmışken, aklıma bir hinlik geldi. Genelde sınavlarda sürenin bitimine yakın gaza gelen öğrencinin kaleme kağıda sarılıp harıl harıl birşeyler yazmaya başlaması gibi, iş çıkışına yaklaşmışken aynı şeyi yapmak istedim. beni affedin lüüüffeeeenn :P

19 July 2009

Hayat Dersi

Anason kokulu bir cumartesinin ardından büyük bir miskinlikle başladığım bu müstesna güne üniversiteden bir arkadaşımın kandil tebriği telefonuyla uyandım. Beyaz, kırmızı ve siyah kahvaltının ardından kendimize gelip soluğu hemen sangria içmek üzere hazırlık yaptığımız küçük şeytanın evinde alıyoruz. hava sıcak mı sıcak, ama sangria buzz buzz... yaz mevsiminde feriköyde manav manav dolaşıp portakal arama azmini yoksa hiçbir kuvvet göstertemezdi o da ayrı mevzuu... neise ye iç yan gel yat modundan sonra batan güneş ve serinleyen hava ile akşamı ettikten sonra gaza gelip cihangir'e çufçufluyoruz. efet ısındık değil mi işte hayat dersimiz geliyor. kapanış işlemleri için cila çekilmiş, kafalar güzelleşmişken dönüş için taksiye biniyoruz. Ve böyle buyuruyor taksici...
Taksici :"80 senesinde bilgisayar programcılığı için sınava girdim ama kazanamadım, sonraki sene bir daha girdim, daha düşük puanla kaderime razı oldum. Rana yaktı beni, iddia uğruna dersanede tanıştığım zeki hatun...bu sene kızım girdi sınava. 3901. oldu ama tercihi kısıtlı. sadece ilahiyat yazabiliyor imam hatipli olduğu için. orta okul biterken bana sordu, baba ben kapanmak istiyorum, namaza başlayacağım ne dersin diye, ben karışmam kızım dedim sen ne istersen onu yap. kızım kapandı."
Biz: "eşiniz kapalı mı?"
Taksici:"evet eşim kapalı"
Biz: Rana hanım???
Taksici: "aaa hayır. görücü usulü evlendim ben, 25 kız oldu hayatımda. ama beni esas yakan rana değil yonca oldu. esasen makina ressamıyım ama bu meslek bana çok şey öğretti. tüm gün istanbul'u geziyorum ve bana bunun için para veriorlar. bir müşteri biniyor ve diyor ki beni kadıköy'e gezmeye götürür müsünüz? hay hay diyorum, haa bir de çıkarken para veriyor. daha ne isterim ki ben?"
yol bitiyor; 45 yaşındaki bu gözleri gülen ve hayata pozitif bakan taksiciye veda ediyoruz.

17 July 2009

Stefan Zweig'dan


"O gün beni o kadar çok yaralayan şey, hayal kırıklığıydı...bu genç insanın öyle boyun eğerek çekip gitmesinden duyduğum...hayal kırıklığı...yani beni tutmak, benim yanımda kalmak için hiç çaba harcamadan...evine dönmesi, ilk söylediğimde boyun eğerek, saygıyla kabul etmesi...beni kendine çekmek yerine...bana, yoluna çıkmış bir azize gibi tapması... ve ... beni bir kadın gibi görmemesi ......... isteseydi, dünyanın öbür ucuna giderdim, kendi adıma ve çocuklarımın adına leke sürerdim...."
Bunu niye yazdım? Çünkü ben tuzağa falan düşmedim. Ya da düşmekten son anda kurtuldum ama hayal kırıklığına uğradım ve canım sıkıldı.
Bir hafta öncesinden cumartesi günü için buluşma planı yapılmışken, neden bir insan o gün aramalarınıza cevap vermez ve üzerine "mrb lifetrainee seninle görüşmeye gelemeyecek kadar uzaklardayım kusura bakma" şeklinde saçma bir mesaj atar. senden hoşlandığını söyleyen birinin bunu yapması için en popüler 9 cevabı arıyorum. İnsan son anda vazgeçer, cayar ya da ne biliyim işte birşey olur. Ama niye haber vermez? Haa ayrıca geçen cumartesinin olayını niye bu kadar geç yazdığımı merak etmeyesin çünkü bunun için alıntı yaptığım kitabı bitirmeyi bekledim. Çok saygılıyım çook...

Terör

Yer: İzmir Adnan Menderes Havalimanı
Saat:22:45
Olay: İzmir'e inmenin huzuru, rüzgarın palmiyelerdeki etkisini anlayamadan bir kaosun içindeyim. Havalimanı sürekli telaşlı olur olmasına ama sanki bu defa bir başka. Sonradan anlaşılıyor durum. Bir taksiciyle yapılan sohbet esnasında kaçak bir terörist aranıyormuş. Etrafta polis olduğu anlaşılmayacak tipte insanların "ben polisim" diyerek anlamsızca ve sinirlilikle yüzleri taramasına izin veriyoruz hepimiz. O an için kafamda silahlı bir kovalamaca sahnesi canlanıyor. Hani şimdi burada ölsek gitsek, pisi pisine... Ertesi gün radyodaki detayla bir önceki gün yaşanılan kaotik bulutlar aralanıyor. "Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın terör örgütünün "Koma Ciwaken Kurdistan Türkiye Meclisi (KCK/TM) Yapılanması"na yönelik gerçekleştirdiği soruşturma kapsamında aranan bir kişi İzmir Adnan Menderes Havalimanı'nda yakalandı."

15 July 2009

Cevapsız çağrı özlenen çağrıya karşı...

2 Missed Calls... Telefondaki missed call ifadesine cevapsız çağrı denilmesine alternatif bir fikrim var. GSM operatörleri bence telefon rehberinizdeki kişilere bu tarz sıfatlar koymanıza izin vermeli. Aramasını çok istediğiniz kişilerden gelen ve cevap veremediğiniz çağrılar telefonunuzun ekranında "özlenen çağrı" olarak görünsün. ya da sevgililer gününde sadece sevgililer için kayıt olunarak geliştirilecek bu servis ile arayan kişi ekranda değişik bir isimle görünsün. telefonunuz sizi şaşırtsın, her gün aynı olmasın... bu yağmurlu günde hayal kurmaktan öteye geçemiyorum...

08 July 2009

if i were a dentist...


Eğer ben dişçi olsaydım... "have you checked that can u still eat chocolate?" diye bir slogan bulurdum. Olay bu sloganı bulabilmek değil tabi, esas sorun niye bu slogan bir insanın ağzından tam da uykuya dalmak üzereyken çıkar. o insan kim diye soracak olursanız, buyrun benim :)

07 July 2009

Longdistance friendship...

uzaklarda da olsa iki satır haber alınca bile sevinçten çılgına döndüğüm, içsel huzurumu tavana vurduran cümleleri paylaşmak istedim. Longdistance relationship yürütmesi zor olabilir ama bu longdistance friendship için kesinlikle geçerli değil.

D: Temmuz'un sonunda da Küba'ya gidiyorum:) Bir cocuk var orada, dusundugumde beni gulumseten, onunla ele ele verip gezecegiz...

N: Temmuz başı gibi istanbula geleceğim ve geldiğimde mutlaka görüşmek isterim ama mutlaka valla bak bu formaliteden "ay şekerim ne iyi olur görüşsek" mutlakası değil, ayıp kayıp boş işler, ben unutursam sen ara kafama kak, hatta ve hatta ondan da anlamazsam kapris yap bana =) çünkü gerçekten görüşmek istiyorum, zaman geçiyor bizler belki dışarıdan pek değil ama en içlerden değişiyoruz ve bunları yakalayıp paylaşmak istiyorum =) (hayır bu kadar edebi olamam)velhasıl, seninle kahve içip gülüp derin konularda, bu yaşlarda olsak dahi kaybetmediğimiz "ya büyüyünce ben şunları yapacağım" hayallarini paylaşmayı çok seviyorum.budur yani...

P.S: Evet bu aralar çok duygusalım :)

06 July 2009

Yavru güvercinler

Ofiste yangın merdivenlerinde bulunan güvercinlerin girişini engellemek için, yangın merdivenlerinin etrafı telle çevrilmiş haftasonunda. Bilinçsiz, duygusuz insanlarımız içerde bulunan 4 savunmasız yavruyla annelerinin arasına zalimce örmüşler teli, hiç düşünmemişler. Bugün geldiğimizde yavrulardan ikisinin öldüğünü gördük. Diğer yavruları kurtarmak için girişimde bulunduğumuzda ise kılını kıpırdatmayan bina yöneticileri tüm bu öküzlükleri yetmiyormuş gibi bir de 'e tabi bazıları da böyle telef olacak' demekle yetindi. Bu nedir böyle, içim acıyor, bu kadar acımasız gaddar olunabilir mi? Bu acının üzerine bir kolinin içine alınan iki savunmasız,tüyleri bile çıkmamış bu yavruları bulmak isteyen anne güvercin ofisimizin içine girdi... Ofis ortamında bir kaos... Neyse ki şimdi yavrularıyla beraber ama ya sonra? Raining monday...