30 January 2009
Para Buldummm
Saat 01:00. Eve giden yolun köşesinde tam da ayağımın altında 100 TL yatıyor. Masmavi ve ışıl ışıl... Sanki kendi parammış gibi büyük bir rahatlıkla usulca yerden parayı aldım. Yoook yook harcamak için değil. Yarın ilk iş Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin hesabına bu parayı geçmek olacak. Ama yine de sesimi duyduğu için teşekkür ediyorum. Mesajdı sanırım bu, çok teşekkürler, arada varlığını hissetmek güzel :))
29 January 2009
Yaşanmamışlık Nedir?
Anket yapmak istiyorum. Hatta tüm erkek blog yazan kişilerden bana bu yaşanmamışlık nedir anlatmalarını istiyorum. Google'a sordum yaşanmamışlık nedir diye. Çıkan linklerin hepsi boş. Kaldı ki bir resim bile uyduramadım. Yardıma ihtiyacım var. Yaşanmamışlık denilen şeyin somut halde resmine, cismine ihtiyacım var. Çok sevdiğim insanla arama giren bu gizli düşmanı tanımak istiyorum. Gözümdeki yaşları içimdeki hıçkırıkları bastırmak için kullansam da cevapsız kalan bu yaşanmamışlık nedir ya. Sen çok değerlisin, herşey çok güzel, seni de seviyorum ama.... Çok tanıdık bir cümle olsa gerek. Olayı uzun uuuuzuun anlatmama gerek kaldırmayacak cinsten herşeyi açıklıyor. Kapris değil benimkisi. İstersen ayrılalımı dedirtmemek için istemeye istemeye de olsa söylemişliğim bile var. Erkeklerin karar vermek istememelerinden, ayrılmak istedikleri zaman karşıdakine bunu söyletebilmek için yaptıkları oyunlardan, hayatlarında sevdikleri biri olunca sanki herşey olup bitmiş, herşeylerini kaybetmiş moduna girmelerinden nefret ediyorum. Jay jay Johanson'un da dediği gibi sen bana inanıyorsun, ben sana inanıyorum ama niye bize inanmıyorsun? Ben mi çok iyimserim anlamıyorum ki... Tünelin sonunda ışık olduğuna inanıyorum diyorum gel benimle, boşverelim her neyse, inanırsak ikimizde olur diyorum. Ama mutlak sessizliğin içindeyim ne yazık ki. Niye sessiz kalır insan? olayı sevgi eksenine oturtma dedi. olayın beni sevip sevmemesiyle alakası yokmuş. Beni seviyormuş ve bu zamana kadar kimseye bu kadar değer vermemiş. eee diyorum o zaman sorun ne? Sorun yaşanmamışlık ve bu kadar iyi giden bir ilişkide zamanla bana karşı daha da sorumlu olduğunu hissedip, bu sorumluluk duygusunun onu korkutmasıymış. Sorun nerede acaba? Ben de sanıyorum. bir önceki ilişkimde de 'acaba başka şeyleri kaçırıyor muyum?' sorusuyla gelen duygulardan emin olamama durumu söz konusuydu. karar verdim ben bu yaşanmamışlıkla tanışmak istiyorum. nedir nerde yaşar ne yer ne içer neye benzer? önemle belirtmek isterim bu blog jay jay johanson-believe in us ve coldplay-hardest part etkisiyle yazılmış olup tüm hakları yaşanmamışlık uğruna feda edilecektir.
26 January 2009
Mouse in the House
Başlığın kafiyesine vurularak 'mouse in the house' dediysem de fareye bugün itibariyle ofiste yakalandık. Ofiste sessiz bir panik hakim. Zavallı sersemlemiş fındık faresi de neye uğradığını anlamadan sersem sersem bakınıyor. Suları kesilir, asansörü bozulur, lağımı patlar, şimdi bir de üzerine fare gelince işte tam hayallerimin plazası...
20 January 2009
Nezle ve mandalina kabuğu
Eveeet, sevgili mikroplar tekrar hoşgeldiniz. 2 hafta arayla sizleri bünyemde ağırlıyor olmaktan mutluluk ve onur duyuyorum. Anlaşılacağı üzere ben yine neslenin etkisi altına girdim heralde nestle olamıycan al sen ancak nesle olursun diyorlar, veriyorlar coşkuyu benim bakteriyel mikroplara, onlarda vur patlasın çal oynasın ne kadar su akacak yer varsa hepsini açık bırakıp gidiyorlar. Yok hani contası falan olsa değişecek ne alaa yoook daaa yoook. İşte böyle durumlar için geliştirilmiş süper icat olan tuvalet kağıtlı başlıktan istiyorum ben. Ayrıca mikroplar gitsin diye yediğim mandalina ve kiwi kabuklarından pop-art kıvamında sanat eserlerim oluştu bile. Umarım bu son olur...
17 January 2009
Bira kutularını değerlendirelim
Fonda Radiohead-Let down varken birden 'bira kutularının üzerinde o an çalan müziğin sözlerinin geçmesini istiyorum' dedim. bu ne kafasıdır diye sormayın, söylemem.
13 January 2009
Reklam ... Ah anam Lahanam
Gece gece yazmazsam çatlardım. Gerçekten çok başarılı bir reklam olduğunu düşündüğüm için paylaşmak istiyorum. Gitti gidiyor gerçekten de internet ortamının meşhurlarıyla işbirliği yaparak kendi sitesini ve varlığını ancak bu kadar güzel ifade edebilirdi diye düşünüyorum. Sütü seven kamyon şöförü ile tanıdığımız şahane üçlü bu defa da gitti gidiyor için Sertap Erener'in 'sevdam ağlıyor' şarkısını yorumlamış. Kesinlikle izlenilesi lütfen buradan buyurun; ah anam lahanam :)
12 January 2009
Yeşil vosvos kırmızı vosvosunu arıyor...
Sene 1994... Ortaokulun ilk yıllarında uzun uzun geçirilen servis muhabbetlerimizin vazgeçilmezi. Önce yolda bir adet yeşil vosvos aranır. Aranır ki yanındaki cimcirmek suretiyle dilek tutasın. Sonrasında da acaip bir kovalamaca. Kırmızı vosvosu görürsen dileğin gerçek olacak. Amma çocukça ama çok eğlenceliydi. Az kollarımız morarmadı bu yüzden. Hey gidi günler hey....
02 January 2009
It's a joke!
2008'in sonlarındayken cep telefonuma gelen sms şakadan da öteydi. 'müdürümüz eşyalarını topluyor'... inanılır gibi değildi gerçekten. son durum müdürümüz işten çıkartılıyor ve terfi ediyoruz. rüyamda görsem hadi canım der geçerim ama sanırım hayat denilen şey bu. Bakalım 2009 neler getirecek. Göreceğiz...
Subscribe to:
Posts (Atom)